Bu, 1.7 milyon yıl önce Güney Afrikalı bir insanın fosilinde bulunan kemik tümörü... Bu tümörden parçalar alınıp mikroskopta incelenmiş ve şu anda Patolojide aynısını sıkça gördüğümüz bir kemik kanseri olan 'Osteosarkom' tanısı konmuş, birebir aynısı... Üstelik bu ilk antik örnek de değil, Antik Mısır Medeniyetinin M.Ö. 3000'lere kadar dayanan Edwin Smith Papirüslerinde meme kanserinin net bir şekilde tanımı yapılmış ve 8 meme kanseri vakasına yer verilmiş ve 'ateşle dağlama aleti' adlı ilkel bir tıbbi aygıttan bahsedilmiş. Birçok tarihi yazıtta buna benzer yüzlerce örmek var... Hem de 'hava-su-toprak' temizken... Hipokrat kanserler için 'carcinos' terimini kullanan ilk hekim, Antik Yunan Tıbbında da yengece benzeyen uzantıları nedeniyle 'cancer - yengeç' ismi verilmiş.
Yani kanser hep vardı, evet, artan insan nüfusu ve artan teknoloji ve erken tanı yöntemleri ile 'adının konulabilmesi' arttı ama kanser hep vardı, ve kanserin tek sebebi havanın suyun kirlenmesi değil... Elbette, beslenmemize, havamızın suyumuzun temizliğine önem vereceğiz, kendine ve 'yaşama' değer veren her akıllı insanın yapması gereken de bu... Ancak kanserin tek sebebinin de beslenme ve çevresel kimyasallar olduğunu düşünmek 'kafamızı kuma gömmek' olur... Son dönemdeki 'sağlıklı beslenme terörü' ve ortalığa salınan 'korku enerjisi'nden sıyrılıp ruh ve bedenin bir bütün olduğunu hatırlayıp biraz da ruhumuza iyi bakmamız gerekiyor, 'modernleşen' dünyadan en çok yarayı ruhumuz alıyor bence, tabii biz izin verirsek eğer... Sürekli 'onu yeme, bunu yeme, bu kanser yapar, şu öldürür !!!' gibi korku enerjisi ile bezeli ihtarların (!) getirdiği paronaya ile yaşamaya talip olmak yerine, akıl ve bilimin yolundan sapmadan, 'dozunda' her şeyi tüketerek, hayatın tatlarından mahrum olmadan, bedenin savunma sistemlerine 'iyi bakarak' sağlıklı yaşamak mümkün... Sağlık ve afiyetle, selam ve sevgimle...
Comments