Bu haşmetli sebze Amerikalıların cadılar bayramının sembolü olsa da aslında Amerikanın keşfinden çok daha önce İslam aleminde şifalı olarak biliniyormuş. 1800 yıl önce yaşamış Bergama'lı ünlü hekim Galen, balkabağının şifasından kitaplarında bahsetmiş. Balkabağı ve kanser kelimelerini ilk defa zikreden hekimin ise İbni Sina olduğu rivayet edilir, şu sözleri söylemiş; 'Kanser hastalarına balkabağı suyu içiriniz'...Balkabağı, diğer sebze ve meyvelerin içerdiğinden çok daha yüksek miktarda karotenoid içeriyor, karotenoidler A vitamini diye bilinen vitaminin de içinde olduğu bir grup aktif madde ki bilimsel veriler bu maddelerin ağızdan anüse kadar tüm iç yüzey kanserlerine karşı koruyucu olduğuna işaret ediyor. Balkabağı, squalen adlı kanser savaşçısı bir madde grubu daha içeriyor ancak sebzenin kansere karşı koruyucu etkisi sadece bunlara bağlı değil, balkabağındaki esas kanser karşıtı etki gösteren maddeler, polisakkarit yapıdaki bazı özel bileşikler. Daha birkaç gün önce International Journal of Biological Macromolecules adlı bilimsel yayında yer verilen Çin kaynaklı çalışmada balkabağından elde edilen PPPF adlı polisakkaritin karaciğer kanseri hücrelerinin üremelerini azalttığı ve bunu onları Patolojide 'apopitozis' adı verilen hücre intiharına yönlendirerek gerçekleştirdiği gösterildi. Doğu Avrupa'yı kapsayan bir çalışmada da diyetinde düzenli olarak balkabağına yer veren insanlarda baş boyun kanserlerinin de daha az görüldüğü sonucuna varılmıştı. balkabağından mevsiminde 'düzenli' faydalanmanın en pratik yolu balkabağı çorbası; balkabağını haşlayıp sulu püre haline getirin, tereyağında yakmadan kavurduğunuz tam buğday unu ile karıştırıp biraz süt ve bol karabiber ekleyin. Karabiber hem çorbanın şifasını artırıyor hem de balkabağının o tatlımsı lezzetini bakılıyor. Çoğu insan o tatlımsı lezzeti yemeklere yakıştıramasa da biraz önce bahsettiğim hücre deneylerinde kanser hücrelerini baskılayan maddeler aynı zamanda sebzeye tatlımsı lezzet veren 'polisakkarit' yapıda maddeler...şifa ve afiyet olsun...