
Gülgillerden çalımsı bir ağacın siyah ekşi meyvelerinin aromatik çekirdeklerinin toz edilmesiyle elde edilen bir baharat mahlep. Pasta ve börekleri mis gibi kokutmasıyla ünlü, oldukça da şifalı...Mısır döneminden beri bilinen bu baharat Orta Asya'da ve Akdeniz'de yaygın olarak kullanılmakta. Analizlerde %30'u yağ çıkıyor bu çekirdeklerin; oleik asit, alfa-oleostearik asit ve linoleik asitler içeren kalp ve damar sağlığı için oldukça faydalı yağ asitleri bunlar. Beyin sağlığı için de önemli yağlar bunlar ancak miktar olarak çok fazla kullanılabilen bie madde olmadığı için beslenme açısından bir yağ kaynağı değil, şifası bu yağ asitlerinin damar koruyucu özelliğinde saklı ki damar sağlığı demek tüm vücudun sağlığı demek, rahmetli babam Atabay Güveloğlu'nun deyişi ile 'kan giden yere hayat gider'... Mahlep içinde damarları oksitlenmeye karşı koruyan maddeler var ki damar tıkanıklığının ilk aşaması damar çenesinde yağların oksitlenmesi. Ayrıca kan alışkanlığını artıran aktif maddeler de içeriyor bu tabiat hediyesi baharat. Mahlep sonuçta kirazımsı bir meyvenin çekirdeğinin tozu ve birçok meyve çekirdeğinde olduğu gibi hidrojen-siyanid grubu maddeler içerdiğinden fazla tüketilmesi sakıncalı, baharat dozu yeterli. Kumarinler diye adlandırdığımız güçlü kan sulandırıcı maddeler de içeriyor mahlep, bu da kan sulandırıcı ilaç kullananlarda çok önemli, baharatın dozunu abartmamaları gerekiyor. Aslında hiçbirimizin hiçbir baharatın veya besinin dozunu abartmamamız gerekiyor, bu konuda en güzel sözü 16.yüzyılın eczacı hekimi, bilgin Paracelsus söylemiş: 'İlaçla zehri ayıran şey dozdur!' Zaten hiçbir gıdanın yüksek dozuna da ihtiyaç duymuyor bedenimiz ve tabiatta herşey büyük bir cömertlikle bahşedilmiş bize, küçücük bir çekirdeğin içinde ne elzem besin öğeleri olduğuna inanamazsınız...Hep tekrar ettiğim bir sözle bitirmek istiyorum yazımı; tabiat çok cömert, bedenimiz ise çok tutumlu...Sağlık ve esenlikler dileğimle....